Stresi yenmenin anahtarı, nedenlerini anlamak ve buna karşı önlemler almakta gizlidir. Karşı önlemler; hareket, dengeli bir yaşam tarzı ve sağlıklı beslenmedir.
“Bencil” beyin
Beynimiz üzerine araştırmalar yapan Achim Peters, kendisine ait olan "Selfish-Brain-Teorisi"nde beyni bencil olarak tanımlıyor.
Uzmanlara göre beyin, enerji metabolizmasını manipüle ediyor ve öncelikli olarak kendi ihtiyaçlarını güvence altına alıyor. Kaslara, organlara ve yağ dokusuna enerji dağılımını ancak kendi ihtiyacını karşıladıktan sonra yapıyor. Beynimiz, bütün organlara kıyasla en fazla enerjiye gereksinimi olan organdır. Stres altındaysak bu ihtiyaç daha da artar. Beyin, vücuttan yeterince besleyici madde almayı başaramazsa, bu kez açlık duygusunu artırma yoluna gider. Beynin bu stratejisi organizmayı, kendisine yararlı olacak miktardan çok daha fazla gıda tüketmeye zorlar. Bu yolla uzun vadede kilo fazlalığı meydana gelebilir.
Beynin belirli bölgeleri yemekle ilişkiyi kesin olarak etkiler
Sadece acıktığımızda değil, canımız istediği için ya da başka duygu durumları yüzünden yemek yeriz. Örneğin mutsuzluk ya da keyifli bir ortamda her şeyin daha lezzetli gibi geldiği durumları herhalde herkes deneyimlemiştir.
Uzmanlar, açlık ve tokluk duyguları üzerinde etkili olan beyindeki başka döngüler üzerinde de duruyorlar.
İştah, beynin en güçlü keyif ve mutsuzluk merkezleri tarafından yönetilir. Örneğin yemek sırasında “ödüllendirilme duygusu” hissetmeyen kişi, yemeğe devam eder. Amerikalı bilim adamlarına göre bunun nedeni, bir nörotrasmitter olan dopaminin belirli reseptörlerinin sayısının yetersizliğidir. Dopamin, gıda alımı sırasında beyin tarafından salgılanarak kişiye rahatlama duygusu verir. Bu transmitterin reseptörlerinin az olduğu gen türüne sahip kişiler, kendilerini iyi hissedebilmek için daha çok yemek zorunda kalırlar ve bu yapısal özellikleriyle kilo fazlalığına daha yatkındırlar.
Özetle şunu söyleyebiliriz: Yemekle ilişki, farklı ruhsal durumların kontrolü altındadır.
Beyin, adrenalin, noradrenalin ve kortizol gibi stres hormonları salgılayarak, organizmanın glikoz ihtiyacının hızla karşılanmasını sağlar. Bu mekanizma, beynin stres anlarında bile kararlar verebilecek durumda olmasını garantiler.
Normal koşullarda bu stres reaksiyonu kısa sürelidir ve hormon değerleri yeniden normal düzeye dönerler. Ancak günümüz yaşam koşullarının yol açtığı kronik mental stres, hormon düzeyini sürekli olarak yüksek tutabilir.
Kortizol hormonunun bir diğer etkisi de, karın çevresinde depolanan yağ oranını arttırmasıdır. Karın çevresi yağları, kalp ve dolaşım bozuklukları, diyabet ve diğer hastalıkların oluşmasında önemli bir risk faktörüdür.